Saç Dökülmesi Nedir?
Sağlıklı bir saç derisinde ortalama 100 bin adet saç bulunur ve erişkinlerde yıkanma ve taramaya bağlı olarak günde ortalama 100-150 adet saç teli dökülmesi normal kabul edilir. Genetik yatkınlık, stres, vitamin eksikliği ve hormon dengesizlik başta olmak üzere lupus gibi otoimmun hastalıklar, yaş, kanser, enfeksiyonlar ve saçkıran hastalığı saç dökülmesinin yaygın nedenleridir.
Sağlıklı bir insanda saç dökülmeleri 2 aya kadar sürebilmektedir. Yılda 3 kez tekrarlanan saç dökülme süresinin 2 ayı aşması ise bazı ciddi hastalıkların habercisi olabileceği gibi uzman yardımı alınmasını gerektirebilir. Saç dökülmesi genellikle tetikleyici faktörden 3-4 ay sonra başlamakta ve bu faktörler tedavi edildikten 6-12 ay sonra normale dönebilmektedir.
Her saçın ömür süresi kabaca üçe ayrılır. Büyüme evresi en uzun süren evredir, bu evrede saç ortalama ayda 1 cm uzar. Bu evreyi tamamlayan saç daha sonra birkaç hafta süren dinlenme evresine girer. Ortalama 2-3 hafta süren bu evreden sonra da saç dökülme evresine girecektir. Dökülme evresine giren saç, saç folikülü ile olan bağlantısını kaybeder ve 2-4 ay içinde dökülür. Bu süre, saça yapılan, tarama, fırçalama, yıkama işlemleri ile daha da kısaltılabilir ancak uzatılamaz. Bu sürenin sonunda saça hiçbir şey yapılmasa bile saç kendiliğinden kayıp düşecektir. Dökülen saçın yerine saç folikülünden yeni saç üretilir.
Bu döngü bir ömür boyu devam eder. Saçın dış görünüşünden hangi evrede olduğu anlaşılamaz ve herhangi bir zaman diliminde saçın %85-90’i büyüme evresinde, %1-2’si dinlenme evresinde, %10-15’i dökülme evresinde olur. Banyo yapılmayan günlerde “günde 100” saç teline kadar dökülmenin normal kabul edilmesinin mantığı yukarıda anlatılan saçın fizyolojisinde ileri gelir. Bu evrelerin bilinmesi saç dökülmelerinde tedavinin neden uzun sürdüğünün anlaşılması bakımından da önemlidir.
Mevcut her saç telinin bir yaşam siklusu vardır. Her saç teli 4- 6 yıl yaşar, sonra dinlenir ve daha sonra da dökülür. Saçların bu şekilde dökülmesi son derece doğal bir süreçtir ve günde 50-100 tel saç dökülmesi normal kabul edilir. Eğer bu sayıdan daha fazla dökülüyorsa, banyo yaparken ele gelen saç miktarı artmışsa ya da yıkanmış kurulanmış saçı elle çektiğimizde elimize 3-5 adet saç teli geliyorsa bu durumun ciddiye alınması gerekir. Saç dökülmesinin çok farklı nedenleri olabilir. Önemli olan bu nedenin saptanması ve uygun tedavinin yapılmasıdır.
Saç dökülmesinin kadınlarda ve erkeklerde görülme nedenleri farklıdır. Erkeklerde görülen saç dökülmesi genellikle, genetik olan ve toplumun %50’sinden daha fazlasında görülen erkek tip hormona duyarlı saç dökülmesidir. Bu tip saç dökülmesi kroniktir. Yaş ilerledikçe kellik gelişir ve sonuçta saç ekimini gerektirebilir. Erken yaşlarda başlanan takviye tedavileri mezoterapiler ve PRP tedavisi dökülme hızını yavaşlatır. Kelliğe gidecek süreyi uzatır.
Bu tarz dökülmeler kadınlarda da görülmektedir. Özellikle ailesinde kellik problemi olan bireylerin olduğu kişiler saç dökülmesi riski ile karşı karşıyadır. Günümüzde 16-18 yaş başlangıçları olan erkek tipi saç dökülmeleri, genç kızlarda daha fazla sayıda görülmektedir. Geçtiğimiz yıllara oranla bu duruma daha fazla rastlanmasının nedenleri aşırı stres, dengesiz beslenme, uzun süreli aç kalma ve hormonal problemler yer almaktadır. Kadın tipinde de erkeklerdeki gibi bir tedavinin yanında hormonal tedavilerin de eklenmesi ile başarı oranları artırılabilmektedir.
Deri ve iç hastalıkları da saç dökülmesine neden olabilir. Deri kaynaklı dökülmelerin çoğu deriyi tutan hastalıkların saç derisini etkilemesiyle ortaya çıkar. Sedef hastalığı, egzamalar, akne, liken hastalığı, aşırı yağlanan deri, mantar hastalıkları gibi rahatsızlıklarda saç etkilenirse dökülme kaçınılmaz olabilir. Bu dökülmelerin tedavisi altta yatan deri hastalığının tedavisi ile mümkündür.
Besinsel nedenlere bağlı saç dökülmeleri de sık rastlanan diğer bir faktördür. Sonuçta saç canlı bir organdır ve onun da beslenmesi kanlanması gerekir. Düzenli ve dengeli beslenmemek, uzun süreli açlıklar, tek tip beslenme ve karbonhidrat içeriği yüksek gıdalar tüketmek, sonuçta saçı etkileyip dökebilir. Tedavisi son derece pratiktir ve dengeli beslenmeye başlanması önemlidir.
Beslenme problemi olmamasına rağmen saç için gerekli olan vitamin ve minarellerin kanda eksik olması saçı döken diğer bir nedendir. Eğer B12, D vitamini, folik asit, biotin, çinko, demir gibi vitamin ve mineralleri düşükse saç beslenemez ve dökülür. Hatta demir düşüklüğü yokken bile demir takviyesi saç dökülmesini azaltır. Bu durumlarda eksiğin takviyesi mutlaka bir uzmana başvurularak giderilmelidir.
Eğer kişide hormonal problemler varsa, adet gecikmeleri ya da düzensizlikleri, tüylenme de artış, aşırı akne, kilo alımında hızlanma gibi sıkıntılar yaşıyorsa bu bulgulara saç dökülmesi eklenmişse bu kez hormonal saç dökülmesinden bahsedilebilir. Bu problemlerin kaynağının yine adetin 2 ya da 3’üncü günü yaptırılacak kan tahliliyle belirlenmesi için dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Hormonal tedaviler bu tarz dökülmeler konusunda etkilidir.
Bazı iç hastalıkları; tiroit bezi hastalıkları ya da bu hastalıklar için kullanılan ilaçlar, romatizmal hastalıklar, kullanılan hormonlar, zayıflama hapları, böbrek üstü bezi hastalıkları, insülin direnci, diyabet, doğum kontrol hapları ve bazen de bu kontrol haplarının kesilmesi saç döken diğer nedenlerdir. Bu durumun mutlaka uzman doktorlar tarafından yapılacak muayene ve tetkiklerle kapsamlı bir şekilde araştırılması gerekir.
Ani bir saç kaybı başlamışsa son üç ay önce geçirilen ameliyatlar, ateşli hastalıklar, ilaç toksisiteleri, kan kaybı, şiddetli travma düşünülmesi gereken nedenler arasında olabilir.
Tüm bunların dışında iki spesifik saç dökülme nedeni vardır.
Kozmetik alışkanlıklarının artması mekanik kimyasal ve fiziksel saç dökülmelerine neden olan diğer faktörlerdir. Yani saçları sıkı bağlamak, iç boneler, aşırı ısıya maruz bırakılan fön işlemleri, saç rengini açmak için kullanılan boyalar, açıcılar, düzleştirici yöntemler saça dışarıdan zarar vererek saç kaybına neden olmaktadır. Bu durumda tek tedavi saçların bu uygulamalara maruz kalmasını önlemektir. Saçlar için gerekli takviye ve bakım işlemlerini uygulamak yeniden istenilen görünüme kavuşulmasını sağlar.
Aşırı stres her hastalığa olduğu kadar saç dökülmesine neden olan diğer bir sebeptir. Depresyon, anksiyete, psikozlar ve de bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar saçı etkileyip dökülmesine neden olabilmektedir.
Saç günlük yaşamda pek çok faktörden kısa sürede etkilenebilen canlı bir organdır. Kişinin hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda bu bilgiler ışığında birey önce kendisini tartıp, daha sonra gerekiyorsa bir dermatoloji uzmanından yardım almalıdır. Çünkü bu konuda çevreden gelen yanlış yönlendirmeler ve kulaktan dolma bilgiler, hastaların zaman kaybetmesine neden olabilmektedir. Eğer altta yatan önemli bir neden varsa tanı ve tedavide geç kalınması söz konusu olabilir. Bunun dışında saç dökülmesini önlemek ve dökülen saçların yeniden çıkmasını sağlamak düşüncesi ile bilinçsiz uygulanan maske ve karışımlar saçlara daha çok zarar vererek geri dönüşümü olmayan hasarlara neden olabilir.
Genetik zeminde androjenlerin etkisiyle ortaya çıkan saç dökülmesine “Androgenetik saç dökülmesi” denir. Erkeklerin yaklaşık yarısında, kadınların ise %20-25’inde görülür. Hastalar zaman zaman saç dökülmesinin şiddetlendiğini söylese de genellikle telojen saç dökülmelerinin tersine sinsi bir dökülmedir ve yıllar içinde tablo oturur. Bazen hastalar saç dökülmesinden ziyade saçının inceldiğini daha çok fark eder. Temel olarak saçın tepe kısmında saçların inceldiği görülür ve saçın arka kısmına göre bir seyrelme fark edilir. Özellikle kadınlarda başlangıç dönemlerinde tanı koymak zordur ve başka saç dökülmesi ile giden tablolarla kolayca karışabilir. Tedavinin yıllar süreceği bilinmelidir.
Alopesi areata; aniden ortaya çıkan, değişik çaplarda, bir ya da birkaç tane yuvarlak, tamamen saçsız alanlarla karakterize, sık gözlenen bir hastalıktır. Halk arasında “saçkıran” adı ile bilinir; ancak adının çağrıştırdığının aksine mantar hastalığı değildir ve bulaşıcı özelliği yoktur. Sadece saçta değil, sakal bölgesinde de görülebilir. Genellikle birkaç ay ya da yıl içinde tedavi ile geriler. Eğer saç dökülmeniz devam ediyorsa bunu hafife almayın. Süreklilik gösteren dökülmelerde bir dermatoloji uzmanına başvurup muayene olmak ve gerekli testleri yaptırıp tedavi yoluna gitmek çok önemlidir.
Tiroit bezinin az çalışması yani hipotiroidi durumunda yaygın saç kaybı ya da vücut kıllarında kayıp görülebilmektedir. Tiroit hormonu tedavisi sonrası ortalama 8 haftada saçlar normal haline dönmeye başlamaktadır. Uzun süreli hipotiroidide kalıcı kök kaybı gelişmekte olup tiroit bezinin çok çalışması yani hipertiroidizm ise saç dökülmesi sebebi olabilmektedir.
Doğum sonrası özellikle 1-4’üncü aydan itibaren hormonal değişimlere bağlı olarak saç dökülmesi başlayabilir ve genellikle 6 aydan kısa sürer. Kadın hastalarda özellikle saçların ön bölgelerinde seyrelme, akne, adet düzensizliği, tüylenmede artış gibi problemler olduğunda cinsiyet hormonlarının düzeyini kontrol etmek gerekmektedir. Diffüz yani tüm saçlı deriyi kapsayan saç kaybından yakınan kadınların %70’inde demir eksikliği saptanmaktadır. Kansızlık olmadan sadece demir depolarının azalması bile saç dökülmesine yol açabilmektedir.
Çinko, biotin, B12 vitamini, folik asit eksikliği ve D vitamini eksikliği de saç dökülmesine neden olmaktadır. Sıkı diyetlere başladıktan yaklaşık 1-6 ay sonrasında saç dökülmesi oluşabilmektedir. Vücuttaki protein depolarının azalması, kıl hücrelerinde yetersiz protein üretimine ve kıl kaybına yol açmaktadır. Yüksek ateşli hastalıklar veya geçirilen cerrahi müdahalelerden 2-5 ay sonra saç dökülmesi görülebilmektedir.
Bazı tansiyon ilaçları, kolesterol düşürücü ilaçlar, tiroit hormonunu düşürücü ilaçlar, doğum kontrol hapları, psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar, A vitamini ve türevi bazı ilaçlar saç dökülmesine neden olabilmektedir. Saç kaybının kendisi de stres düzeyini artırabilmekte ve bir kısır döngüye neden olabilmektedir. Özellikle 2 aydan uzun süren saç dökülmesi önemsenmelidir ve altta yatan farklı hastalıkların olabileceği göz önünde bulundurularak bir uzmana başvurulmalıdır.
Kök hücre yöntemi, kişinin kendi kanından elde edilen trombosit ve büyüme faktörlerinin cilde enjeksiyon yöntemi olup, cilt gençleştirilmesi, leke ,iz tedavisi ve saç dökülmelerinin tedavisinde kullanılmaktadır
Yüzde oluşan derin çizgilerin giderilmesinde, yanak, dudak dolgunlaştırılması ve hacim kazandırılmasında, küçük çenenin belirginleştirilmesi gibi yüzdeki yapısal kusurların giderilmesinde kullanılır
Cilt içerisine bazı ilaçların enjekte edilmesiyle cildin yeniden yapılandırılması ve gençleştirilmesi, nemlendirilmesi, sarkmaların toparlanması, selülit tedavisi ve bölgesel incelme sağlanır
Cilt içerisine eriyebilen asıcı gerginleştirici iplerle cilt sarkmalarının toparlanması sağlanır